Güzel bir cuma
gününden daha hepinize merhabalar. Bugün sizlere bir önceki makalemizde de
belirtmiş olduğumuz “Ani Antik Kenti'nde Görülebilecek Yerler” isimli
makalemizi bugün siz saygıdeğer ülkemizin saygıdeğer insanlarına sunuyorum.
Bugün sizlere bu kentin tarihinden ve güzelliklerinden bahsedeceğim.
Ani antik kenti
Kars’a 42 kilometre uzaklıkta bulunan Ocak Köyü sınırlarındaki bir bölgede yer
alır. Bu antik kentin bilinen en eski tarihi ilk çağ Anadolu Medeniyetlerinden
olan Urartulara kadar dayanır. Elimizdeki verilere göre milattan önce 10.
Yüzyılda dini, kültürel ve ticari açıdan gelişmiş bir şehir olduğunu biliyoruz.
Ani Antik Kenti
ipek yolu güzergahının üzerinde bulunduğu için orta çağda çok önemli bir
ticaret şehri yolunu üstleniyordu. Ani Antik Kenti yerleşim ve savunmaya çok
elverişli olduğundan mütevellit tarih boyunca birçok topluluk tarafından işgale
uğramıştır. Bunun bir sonucu olarak bu bölgeye yerleşen farklı toplulukların
kültürlerinin buraya taşınmasıyla Ani Antik Kenti bir kültür merkezi haline de
gelmiştir.
10 Yüzyılda
Ermeniler tarafından ele geçirilen şehir Ermeni Kralı Bagratlı Kral Aşrot’un
emri doğrultusunda Ani Antik Kenti dönemin Ermeni Krallığının başkenti ilan
edilmiştir. İşin ilginç yanı bir inanışa göre bu Ermeni Krallığının soyunun
aslında Yahudilere dayandığı söylenir. Fakat bununla ilgili elimizde kesin bir
kanıt yok.
Ani Antik Kentinin
bir diğer özelliğiyse mabetler şehri olarak da anılmasıdır ki bunun sebebi
şehrin farklı ırklar ve dolayısıyla kültürlere ev sahipliği yapmasıdır. Bu
farklı ırkları ait mabetlerin bazıları zamanla savaşın getirdiği yıkımın bir
sonucu olarak günümüze ulaşamamış olsa da bazıları hala günümüzde bütünlüğünü
korumaktadır. Şu an ki verilere göre bölgede Anadolu’nun ilk Zerdüşt yani
ateşperestlerin ilk mabetleri olan Ateşgede Tapınağı, Türklerin 1071 Malazgrit
Zaferi’nden sonra 1071’de Türklerin Anadolu’da yaptıkları cami olan Ebul
Manuçehr Cami’si, güzel örneklerdendir. Özellikle Ermeni ve Bizans
hükümdarlığındaki dönemde şehre çok sayıda klişe inşa edilmiştir ki bu sayı o
kadar fazladır ki şehir o dönemin Hristiyanları tarafından Binbir Kilise Kenti
olarak da anılmıştır.
En büyük katedral
Meryem Ana’ya adanmış olup kilisenin mimarisindeki aslan, doğa, kartal figürleri
ilk bakışta göze çarpmaktadır. Bu mabetlerin en güzel yanıysa mimari açıdan her
biri farklı kültürlere ait olmalarına rağmen birçok topluluk bir arada yaşadığı
için bu kültürler arasındaki etkileşimin izlerini de mimaride görebiliyoruz.
Bu katedral aslında
çok yakından bildiğimiz Fethiye Cami’sinin ta kendisidir. Şehrin Ermeni
krallığı tarafından ele geçirilmesinden sonra Ermeni Kralı Bagratlı Aşrot’un
emriyle inşasına başlanan kilise Kral Aşrot’un ölümüyle eşi Kraliçe Katranide
tarafından milattan önce 1010 yılında tamamlanmıştır. Ani Antik Kenti’ndeki
diğer önemli kiliselerin bazıları da Abughamrents (Polatoğlu) Kilisesi, Aziz
Prkich Kilisesi ve Genç Kızlar Kilisesi’dir.
Anadolu Selçuklu
Devleti’nin yıkılmasından sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyetine kalan
Ani Antik Kenti coğrafi keşiflerin bir sonucu olan ipek yolunun değerini
yitirmesinden sonra eski ticari önemini yitirmiştir. Zamanla depremlerin ve sık
sık işgale uğramasından ötürü şehir halkı zamanla başka bölgelere göç etmiştir.
Her nereden
bakarsak bakalım Ani Antik Kenti tarih boyunca birçok farklı medeniyet ve ırkın
etkisinde kalmış ve zamanla gerçekten zengin bir kültürel mirasa sahip
olmuştur.
Eğer siz de bu
kenti ziyaret etmeyi düşünüyorsanız sizlere şahsi tavsiyem bir Kars gezisi rehberi
öncülüğünde gitmenizdir. Şahsen rehber olarak Bilal Çağatay Erentürk’ü
öneririm. Kendisine bu telefondan ulaşabilirsiniz. 0533 517 98 59
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder